Şelasyon Nedir ?
Şelasyon, bedende biriken zehirli mineral ve metallerin atılması amacıyla yapılan bir tedavi şeklidir. Demir, kurşun, kadmiyum, civa gibi ağır metaller vücuttan bu yöntemlerle atılabilir. Damar yoluyla uygulanan B, C, magnezyum ve çinkonun da birlikte verildiği uygulama, haftada 2 defa yapılmaktadır. Nadiren glutatyon yüksektir. C vitamini uygulamaları yanında, şelasyon tedavisi işlemleri ağızdan veya fitil yoluyla da yapılabilirse de başarı şansı damardan olan kadar değildir.
Şelasyon; damar sertliği, bağışıklığın kuvvetlendirilmesi ve dokuların kendini yenilemesini engelleyen ağır metallerin dolaşıma katılarak, vücuttan atılmasını sağlamaktadır. Bu yöntemle hafızada berraklaşma, kramplar ve zor iyileşen diyabetik bacak yaralarında düzelmeler olur.
Şelasyon tedavisi sonucunda, koroner damarların spazmına bağlı göğüs ağrıları ve hipertansiyonda olumlu gelişmeler olur. Aterosklerotik damarlara çöken maddeler ve özellikle kalsiyum, şelasyon uygulaması ile yerinden ayrılınca damarlar yeniden elastikiyetini kazanmaktadır. Parkinson, Alzheimer ve multipl skleroz hastaları da bu uygulamadan yarar görebilirler.

vega test
Şelasyon Tedavisi İle Amaç
- Mevcut olan regülasyon bloklarının giderilmesi,
- Bağdokusu, lenfatik sistemin düzenlenmesi,
- Regülasyonun sağlanması,
- Bağırsak florasındaki disfonksiyonların giderilmesi,
- VSS’in kominikasyon fonksiyonunun sağlanması,
- Ağır metallerin bedenden uzaklaştırılması,
- Bedene binen patolojik ve psikolojik yükün giderilmesi,
- Ortomoleküler tıp açısından takviyelerin yapılması,
- Daha önce etkili olan metodlar ile kişiye özel kombinasyon terapilerinin düzenlenmesi,
- Tedavinin kişiye özgün düzenlenmesidir.
Vücudu Zehirleyen Ağır Metaller Hangileridir ?
Kurşun
Trafik kirliliği, petrol, sigara, kalemler, saç boyaları, akü imalatıyla vücuda geçmektedir. Sinir sistemine, zihin ve kemik sağlığına zarar vermektedir. Fakat, kalsiyum, çinko, aljinik asit, B1, B 6 ve C vitaminleri bu zararlı etkileri azaltabilmektedir.
Kadmiyum
Konserveler, sigara dumanı, deterjanlar, eve yeni alınan halılar veya tarımsal gübrelerle vücuda girer. Böylelikle böbrek, sinir sistemi, kemikler ve solunum sistemine zarar verir. Ayrıca tansiyonu yükseltmektedir. Kurtulmak için A, C ve E vitaminleri, kalsiyum, selenyum, alginik asidin yanı sıra soğan,sarımsak ve pırasa kullanılabilir.
Alüminyum
Bazı diş macunları, yemek saklama kapları, mide için kullanılan antasidler, sigara filtreleri, bazı tuzlar ve peynirler, terden koruyucu deodorantlar, zararlı düzeyde alüminyum içermektedir. Bu nedenle hafıza bozuklukları ve Alzheimer hastalığı bulgularında artma olur. Kalsiyum, çinko, magnezyum ve B6 vitamini bu zararları azaltabilir.
Civa
Bazı boyalar, ton balığı konservesi ve diş dolgularında bulunan amalgam yoluyla vücuda girmektedir. Böbrek, karaciğer ve özellikle beyin fonksiyonlarını bozan civanın zararlarından kurtulmak için soğan, pırasa ve yumurta yenmelidir. Ayrıca C vitamini, selenyum,kalsiyum ve çinko gibi maddeler kullanılmalıdır.
Bakır
Bakır su borularından vücuda giren bu metal, demir ve çinko gibi vücuda yararlı elementlerin miktarını azaltmaktadır. Özellikle yumurta, soğan, sarımsak, pırasa bu zararları minimale indirmektedir. Ayrıca eksilen çinko ve demirinde ek olarak alınması gerekir.
Fluorid
Diş macunları, ağız gargaraları, teflon tavalar ve fluor miktarı yüksek sular, bu zararlı maddenin kaynağıdır. Diş lekeleri ve kemik zayıflığında önemli rol oynadığı gösterilmiştir. Bu nedenle çözüm, flordan uzak durmak ve yeterince kalsiyum almaktır.
Arsenik
Bazı şarap ve biralarda, tuzlarda ve boyalarda bulunur. Karaciğer, böbrek ve solunum sisteminde olumsuz etkileri gösteren arsenik için antioksidan bazı vitaminler (A-C-E) selenyum ve alginik asit kullanılabilir.
Ağır metal kirliliği nedir ve vücudu nasıl etkiler ?
Tamamlayıcı tıp ile ilgilenen doktorlar, insan bedenin ağır metallerden arındırılmasının, diğer bir deyişle “detoksifikasyon işinin” geleceğin tıp alanı olacağını belirtmektedirler. Bütün ağır metaller değişik yollarla (yiyecekler, içme suları, diş dolguları, çevresel kirlilikler, gazlar vs) insan vücuduna alınmaktadır. Ağır metallerin çoğu, özel bir destek olmadan vücudun normal ekskresyon yolları ile (böbrek, karaciğer, barsak, akciğer, deri) atılamazlar. En toksik ağır metallerin başında kurşun, kadmiyum, civa ve nikel gelmektedir.
Şelasyon Tedavisi İle Vücuttan Atılan Ağır Metaller; Civa ve Amalgam
Ağır metal zehirlenmeleri arasında en sık rastlananı civa zehirlenmesidir. Diş hekimliğinde kullanılan amalgam tipi dolguların neden olduğu civa ve ağır metal zehirlenmeleri, sıkça karşılaştığımız ağır metal zehirlenmelerinin başında gelmektedir. Ancak amalgam tipi dolguların çıkarılması ve uzaklaştırılması, tek başına bedenin civadan arındırılması anlamına gelmez.
Amalgamın yapısında % 50 oranında civa vardır. Amalgamın geri kalan yapısında yine çok zehirli kalay, bakır ve gümüş gibi ağır metaller bulunmaktadır. Amalgam ucuz ve çalışması kolay bir malzeme olduğundan diş hekimliğinde dolgu materyali olarak kullanımı yaygındır. Yalnız amalgam tipi dolguların yapısında ağır metaller bulunmaktadır. Yoğun çiğneme ile ekşi ve sıcak yiyeceklerin oluşturduğu galvanik akımlar yoluyla iyonize olarak bedene geçebilmektedir.
Özellikle amalgam, ağır metal kaynakları arasında çok özel bir yere sahiptir. İçerdiği civa ağır metaller arasında özel bir konumu işgal eder. Daha yeni yeni geliştirilen özel boyama yöntemleri ile bedende yığımlanmış olan ağır metallerin vejetatif sinir sistemi (VSS) başta olmak üzere, tüm organizma üzerinde olumsuz etkiler yaptığı gösterilmiştir. VSS içine yerleşen ağır metaller, organizmada kalıcı hasar ve kronik hastalıklar oluşturmaktadır.Bu nedenle bir an önce bedenden uzaklaştırılması gerekmektedir. Şelasyon tedavisi, bu açıdan çok önemlidir.
Elbette, amalgam tipi dolguların bu zararlı etkilerinden kurtulmak için diş hekimlerine müracaat edilmektedir. Ancak bu kez diş hekimlerinin bu dolguları çıkarma işlemleri sırasında ileri derecede dikkat göstermesi gerekir. Çünkü dolgu çıkarılırken amalgamda bulunan civa kolayca inhale edilebilir ve bedende yerleşebilir. Biliyoruz ki inhalasyonla alınan civanın vücutta yarılanma ömrü 18 yıldır. Bu durum hasta için olduğu kadar diş hekimi için de ciddi risk oluşturmaktadır.
Kanda ağır metallerin tespit edilememesi, vücutta ağır metal depolanması olmadığı anlamına gelmez. Vücudun hemen her hücresine ağır metaller yerleşebilir. Ancak bulundukları yerden mobilize edildiklerinde, özellikle hücre dışına çıkarıldıklarında kanda saptanabilmektedirler.
Şelasyon Tedavisi
Şelasyon tedavisi ile , hücre içinde ve özellikle beyinde mevcut olan ağır metalleri yerinden mobilize ederek bağ dokusuna ve kana geçmesini sağlamak mümkündür. Nöralterapi yaklaşımında, ağır metallerin akümüle olduğu segmentlerin kanlanmasını artırmak ve lenfatik sistemi düzenlemek mutlaka yapılması gereken bir uygulamadır.
Ağır metaller vücutta bütün dokularda birikmektedir. Yalnızca, beyin, sindirim sistemi organları ve böbrekler değil, çene kemiğinde bile depolanmaktadırlar. Ağır metallerin organ konsantrasyonları yıllarca herhangi bir değişiklik göstermeden yüksek konsantrasyonda kalabilmektedir. Pek çok patolojik durumun oluşmasına neden olabilir.
Vücudun tek başına ağır metalleri uzaklaştırma yeteneği bulunmadığı için, ağır metalleri elimine etmek için yardıma ihtiyaç duyar. VSS ağır metalle yüklendikten sonra, kronik ağrı oluşmasının temeli de atılmış olur. Kronik ağrı ile seyreden hastalıkların patogenezinde ağır metal ve toksinlerin yalnızca vücudun değişik organlarında birikmesi değil, VSS’de birikmesi de önemli bir rol almaktadır. VSS hasar görmeden, kronik ağrı ile seyreden hastalıklar yerleşmez. VSS, temel madde içinde serbest sonlanan sinir uçlarıyla beslenmektedir. Burada birikmiş olan ağır metaller, serbest sinir uçları üzerinden sinir sistemine girerek beyine kadar taşınabilirler.
Ağır metallerin VSS içine yerleşmesi ile VSS artık immün sistemi de uyaramaz hale gelir. VSS’de depolanan ağır metaller, DNA replikasyonu olumsuz etkileyerek pek çok hastalığın kolaylıkla oluşması ve kronikleşmesine yardımcı olurlar. Yani VSS’de akümüle olan ağır metaller insan DNA’sında değişimlere sebep olur. Ayrıca parazitler (virüs, bakteri ve mantar sporları) gibi zararlı mikro organizmalar da ağır metallerle kolayca yerleşir ve bedende rahatça yayılırlar. VSS içine depolanmış ağır metaller bedene dışarıdan gelen mikro organizmalara karşı VSS’yi savunmasız hale getirir. Civa ve kalay otonom sinir lifleri içine girmektedir. VSS’nin transport özelliğini hasara uğratarak bedenin savunma sistemini çökertirler. Bu açıdan bakıldığında civa ve kalayın bir an önce bedenden uzaklaştırılması gerekir. Böylelikle olası kronik hastalıkların oluşmasını önleme açısından büyük öneme sahiptir.
Ağır Metalin Neden Olduğu Hastalıklar
Pek çok kronik hastalık çeşitli ağır metal kirliliği sonucu oluşabilmektedir.
Ağır metal kaynaklı hastalıklar ;
- Nörolojik bozukluklar : depresyon, migren, Alzheimer, Parkinson, multipl skleroz, vb.
- Organik hastalıklar : böbrek hastalığı, alerji, egzama, astım, vb.
- Otoimmün hastalıklar : ülseratif kolit, Crohn hastalığı, romatizma, vb.
Aşağıdaki Belirtiler Civa Zehirlenmesinin Bir İşareti olabilir:
- Uykusuzluk, sinirlilik,
- Konsantrasyon bozukluğu, yorgunluk, halsizlik,
- Sindirim sistemi problemleri,
- Diş eti hastalıkları,
- Kronik eklem sorunları,
- Kas ağrısı ve çok daha fazlası.
Başlangıçta çoğu kişi ağır metallerden kaynaklanan toksik yüklenme, yani zehirlenme belirtilerinin farkında olamamaktadır. Ancak bu yüklenme belli bir eşik değerin üzerine çıktığında ve bir organa ait şikayetler belirdiğinde, hasta bir hekime başvurmaktadır. Klasik bir hekim tarafından değerlendirilen hastalarda genellikle şikayetlere ve organa özgü tedaviler yapılmaktadır. Çoğu kez bu sorun ve belirtilerin bir ağır metal zehirlenmesinden kaynaklı olabileceği akla gelmemektedir. Bu durum gereksiz pek çok tetkik ve tedavinin yapılmasına neden olmakta, buna karşın iyileşme elde edemeyen hasta, sorunları ile baş başa kalmaktadır. Bu durumda, civa ve diğer kirletici maddeler bedenin her yerine yerleşecektir. Ayrıca yığımlanacak özelliğe sahip olacaktır. Başta bağ dokusu, merkezi sinir sistemi, hücre içi olmak üzere bütün organlarda miktarları daha da yüksek düzeye çıkacaktır.