
Saç Dökülmesi
02/03/2024
Kazandıklarımız ve Kaybettiklerimiz
02/03/2024
İnsanın içini acıtacak kadar doğru. Ölüm var. Ve ne zaman, bilmiyoruz. Ölümün var olduğunu biliyoruz ama insani hırslarla, kendimizi tüketiyoruz. Yaşadığımız anı kaçırıyoruz. Her şeyin istediğimiz gibi, istediğimiz zaman olmasını istiyoruz. Oysa hayatı olduğu gibi kabullensek, isteklerimiz için çalışıp, sonuca odaklanmasak! Zaten o zaman olumsuz olasılıklar aklımıza gelmeyecek. Hayatın aslında bir değişim, ileri doğru gelişim olduğunu bilmeliyiz. Değişimin yaşanması için, sıkıntıların da olması gerektiğini… Onlardan geçtiğimizde zaten almamız gereken enerjiyle güçleniriz. Bizim için en hayırlısını, hayatın akışına bırakarak bulabiliriz. Bunu zorladığımızda, aslında aynı dersten ikmale kalan çocuklar gibi tekrar tekrar o dersi alacağımızı unutmayalım. ‘Niye aynı hataları tekrarlıyorum, aynı yerde takılıp kalıyorum?’ diye düşünürüz. Bu, orada almamız gereken dersi öğrenmediğimiz, değişimimize engel olduğumuz içindir. Israrla hayatı kontrol etmeye çalışmak bunun en güzel örneğidir.
İnançlarımız da bunu destekler. İslamiyet’te ‘tevekkül inancı’ vardır. Elimizden geleni yapmalı, gerisini Allah’a bırakmalıyız. Bu bizi isteğimize daha çok yaklaştıracaktır. İnşallah, maşallah, hayırlısıysa, nasipse, kısmetse gibi kelimeler içerisindeki duygu, hep bu tevekkül ve teslimiyetten gelir. Tevekkülle yapılan teslimiyet, bizi Allah’a yakınlaştırır. Ruhumuzu temizler. Bizleri huzurlu ve daha özgür kılar. Allah’ın varlığında olan tüm güzelliklere, huzura, sevgiye, şefkate yakınlaşırız. Bunlar yolumuzu açar. Bizi varmak istediğimiz yola yaklaştırır. Her işimiz rast gitmeyebilir. Ama ondaki hayrı görmek için bu sınavları başarıyla vermek gerekir. İyi öğrenciler olmaya gayret edelim hayat okulunda…
Evrenin dengesinin kaynağı, o büyük güce kendimizi teslim etmektir. Kendi seçimlerimizi yapmak ama hayırlısını ondan istemek, zaten bizleri rahatlatacaktır. Yaptığımız olumlamalarda kullandığımız kelimeler çok anlam ifade eder. Seçmek, serbest bırakmak, kabul etmek, rağmen…
Değiştiremeyeceğimiz şeyleri olduğu gibi kabul etmek, enerji frekansımızı olumluya çevirir. Kabul edememe duygusu, stresi yükseltir ve travmanın etkisini artırır. Kronikleşmiş sorunların altında daha çok, kabul edememe duygusu yatar. Bu yüzden önce kabul etmeye, sonra affetmeye çalışırız. Bunu kendi isteğimiz ve irademizle seçiyor olmak, bizi tamamen rahatlatır ve düğümü çözer.
Seçimleri elimize aldığımız anda, artık kurban sınıfından çıkmış oluruz. Artık çaresiz değilizdir. Başkalarını değiştirme gücümüz yoktur. Ancak kendimizi değiştirebiliriz. Değişim, ta içimizden başlar. Önce değişme ihtiyacını istemeliyiz. Bu istek bizim tarafımızdan olmalı. Başkalarının istekleri ve düşünceleri doğrultusunda verilen değişim kararları çok etkili olmaz. Hepimiz kendimiz için milat olacak anlarda alırız değişim kararımızı…