
Her Şeyin Suçlusu Benim
02/03/2024
Kumar Bağımlılığı
14/04/2024
Mutlu, 32 yaşında, çıtı pıtı bir kızdı. Özensiz hali ile sanki bir boş vermişliğin içinde gibiydi. Depresyon tedavisi alıyordu. Uzun zamandır mutsuz olduğunu söylüyordu. Artık bu ilaçları almak da istemiyordu. “Aslında her şeyim var. İyi bir okuldan mezun oldum. Yurtdışında mastır yaptım. Döndüğümde iyi bir işe girdim kolayca. Kariyerimde iyi bir yerdeyim. Çoğu arkadaşım bana imreniyor. Ailem üzerime titredi her zaman. Tek çocuktum. Hep çok, çok sevildim. Hiç sevgi açlığı çekmedim, başkaları gibi. Ama bir tarafım hiç mutlu olmadı sanki. Bunların hiç önemi yokmuş gibi geliyor bana. Eksik bir şey var hayatımda” diyordu.
Erkek arkadaşı olup olmadığını sorduğumda, şimdiye kadar hiç ciddi bir ilişkisi olmadığını söyledi. Beğendiği kişiler olmuş ama bir türlü kısmet olmamıştı. “Ben zaten hep beni beğenmeyecek kişilere ilgi duyuyorum” diyordu. Bunun ne demek olduğunu sorduğumda, “Ben de fena değilim ama hiçbir zaman ilk tercih olamam erkekler için. Ancak ıssız bir adaya düşeceğim ve tek kız ben olacağım ya da karşımdaki erkeğinde kusurları olacak ki beni tercih etsin” diyordu. Hiç sağlıklı olmayan bir düşünceydi. Hele onun gibi hoş, kariyerli bir kız için. Ona ne zamandır böyle hissettiğini sorduğumda “Hep böyleydi. Altımda bez varken bile, komşunu oğlu bana bakmazdı” dedi.
Komşunun oğlu konusu, ilgimi çekmişti. Bizler verdiğimiz örneklerle bile bilinçaltımızdaki duyguyu çağrıştırırız. Komşu oğlunun ne zaman ona bakmaya başladığını sorduğumda iç geçirerek “Hiçbir zaman. Sanırım ona aşıktım. Aslında evet, o dönemde çok aşıktım. Aynı sınıftaydık. Hatırlıyorum hayrandım ona. Ciklet çiğnemesi bile hoş geliyordu bana. Aslında tükürük saçarak çiğnerdi. Diğer kızlar iğrenirdi ondan. Beraber okula giderdik. Ben hep büyüyünce o da bana aşık olacak, evleneceğiz hayalleri kurardım. Ne çocuklukmuş” dedi.
Ne zaman bu hayalleri bıraktığını sorduğumda, durdu ve “Galiba bir gün bana okuldaki çok güzel bir kızı göstererek, ‘Baksana şuna, kız dediğin bunun gibi olur. Ceylan gibi, tüm erkeklerin rüyasını süsler’ demişti. O günü hiç unutmuyorum. Ölüyorum zannetmiştim. Gösterdiği kız gerçekten çok güzeldi. Uzun boylu ve zarifti. Upuzun saçları vardı. Onun yanında ben çirkin ördek gibiydim. Zaten beni hiç düşünmezdi bile. Orada kendimi küçülmüş, küçülmüş sanki ufacık olmuş hissettim. Kimse beni beğenmeyecek bu halimle diye düşünmüştüm. Aslında hala öyle düşünüyorum. Hiçbir gösterişim yok. Allah bana da akıl vermiş yapacak bir şey yok. Gerçi onun da fazlası, kaçırıyor yine erkekleri” diyordu.
Bizler kendi değerimizin farkında olmayınca, kendimizi sevmeyince zaten tüm enerjimizi karşı cinse kapatıyoruz. Bloke ediyoruz. Oysa bu blokajlar kalkınca her şey tersine dönebiliyor. Mutlu’nun o gün hissettiği duyguları, kendi kendine edindiği inançları, düşüncelerini boşalttık. Sürekli mutsuz hissettiği anların, aslında bu duyguların ve düşüncelerin uzantısı olduğunu anlamıştı. Bunlar rahatlayınca artık daha mutlu, huzurlu günler bekliyordu onu. Hayatına girecek insanlara hazırdı artık…
Değersizlik duygularının altında çoğunlukla, suçluluk duyguları yaratan anlar vardır. Suçluluk hissini yaratan anı bulduğumuzda, bu duyguyu boşaltmamız kolaylaşır.