
Ekonomik Sıkıntılarla Gelen Uykusuzluk ve Öfke
02/03/2024
Özgüven Eksikliği: İmaj Herşeyimiz
02/03/2024
70 yaşlarındaki hastam biraz utanıyordu. “Doktor hanım, size bir şey söyleyeceğim ama sakın gülmeyin” dedi. “Estağfurullah, buyurun” dediğimde, bana “Yıllardır içimde büyüttüğüm bir korkum var. Kimseye söyleyemiyorum. Söylersem bana gülecekler biliyorum” diyordu.
Adını veremeyeceğim hastam, aslında gerçeklik olarak belki de bu korkuyu yaşayabilecek en son kişilerdendi. Çok iyi bir ticari hayatı vardı. En çok vergi verenler listesinde, hatırı sayılır bir yeri vardı.
“Biliyorum, çok saçma geliyor kulağa… Ama inanın, bir lokma ekmeğe muhtaç kalacağım gibi bir duygum var. Çok şükür, her türlü güvencem var ama içimden bu duyguyu atamıyorum” diyordu. Kendisine yaşadığımız duygunun gerçeklikle örtüşmesi gerekmediğini ama bir şekilde bu duyguyu daha önce yaşamış olabileceği bir stres anının olabileceğini söylediğimde, “Hiç böyle düşünmemiştim” dedi. Beraber çalışmaya başladığımızda, çocukluğunun çok da kolay geçmediğini, babasının ağa çocuğu iken her şeylerini yitirip İstanbul’a göçtüklerini anlatmıştı. Çok uzun yıllar zor şartlarda yaşadıklarını, gerçekten o günlerin zor olduğunu anlattı.
O günlere ait açlık korkusu çektiği bir gün olup olmadığını sorduğumda “Aslında hiç o kadar kötü olmadı durumumuz. Ama bir ara babam hastalandı. Annemde hamileydi. Eve ekmek getirecek kimse kalmamıştı. Evet, o günü hatırlıyorum. Annem ağlıyordu, ne yapacağız diye. Evde yiyecek hiçbir şey yoktu. Dolabı açtığımı hatırlıyorum, bomboştu. Önce anneme sonra babama baktım her ikisi de gözlerini kaçırdı. O gün ‘ne yapacağız, neyle karnımızı doyuracağız, ya babam iyileşmezse, aç kalırsak’ diye korktuğumu hatırlıyorum. Sonra annem kalan birkaç bileziğini bozdurdu. O arada babam iyileşti. Öyle atlatmıştık. Ama o gün bana hep ders oldu” dedi.
İçinde hissettiği duygunun, o gün yaşadıkları ile aynı olduğunu fark ettiğinde çok şaşkındı. O gün hissettiği aç kalma korkusunu bugünlere kadar taşımıştı. O küçük çocuğun açlık korkusu hep derinlerde hissettirmişti kendini. Beraber o güne ait anıları boşalttık. Ne çok korkmuş olduğunu gördüğünde kendi de şaşırdı. Sonrasında dışarıya koşarak çıkmış ve kuyunun dibinde hıçkırarak ağlamıştı. O anları tekrar yaşarken koca gövdesi bir küçük çocuk naifliği ile sarsılıyordu. Gözlerini açtığında bir süre konuşmak istemedi. “Hiç böyle olacağını düşünmemiştim. Çok rahatladım. İçimdeki o sıkıntı kalktı” diyerek vedalaştı benimle. Kendisi çok etkilendi bu yöntemden… Hala arar ve konuşuruz. “Sizinle geç tanıştım ama olsun sağlam oldu” der bazen sevgiyle…